21 Şubat 2010 Pazar

ÜNİVERSİTELERİN VARLIK NEDENİ?

"Neden Yüksek öğretim kurumları, yani üniversiteler var?" sorusunun cevabını aramaya çalışalım. Bir yüksek öğretim kurumunun bir programda yaptığı iş, 'bir grup dersin belli bir sırada (yarı yıllara göre) öğrenciye sunularak, öğrenmesini sağlamaktır' biçiminde özetlenebilir.
Peki bu iş üniversite kurumunu büyük ölçüde kaldırarak yapılamaz mı? Bir başka deyişle, bina ve öğretim üyesi sayısını ciddi miktarda azaltarak yüksek öğretim yapılabilir mi? Örneğin programa ilişkin derslerin çok iyi yazılmış kitapları ve bu derslerin iyi anlatımlarını içeren videoları öğrencilere sunulabilir. Sözü edilen nitelikte kaynakların son yıllarda yaygınlaşmakta olduğunu gözlüyoruz. Örneğin MIT, 'open courseware' ile üniversitenin öğretim metaryellerini herkesin kullanımına açtı(1). Şimdilik sınırlı da olsa derslerin videolarının herkesin kullanımına açıldığı yeni platformlar kuruluyor (2). İsteyen Üniversitelerin katılabileceği konsorsiyumlar kurularak derslere ilişkin öğretim metaryeleri herkesin paylaşabileceği ortamlara aktarılıyor (3). Yani herkesin kullanımına açık zengin metaryallere ulaşmak günümüzde teknik olarak mümkün. Öğrenciler artık bağımsız, zamanlarını özgürce kullanarak çalışabilirler.Yani ‘uzaktan öğrenim’e benzer bir yapı, teknolojik imkanlar kullanılabilir. Laboratuvar çalışmalarının merkezi bir biçimde ve/veya sanal ortamlarda yapılabileceği de düşünülebilir. Yepyeni organizasyon kurularak, öğrencilerin istedikleri zaman periyodik yapılacak sınavlara girebilmelerine olanak verilebilir. Mezuniyet koşullarını sağlayan öğrencilere bir belge verilerek, meslek sahibi olmaları sağlanabilir. Bina ve öğretim üyesinden tasarruf sağlanmış olunur, maliyet düşer, isteyen istediği herhangi bir dal(lar) da meslek sahibi olabilir. Öğrenciler zamanlarını özgürce kullanabilirler.


Yukarıda kazanç olabilecek konulara değindik, şimdide kayıplar neler olabilir onlara değinelim. Öğrenci ile öğretim elemanının ‘karşılıklı etkilenerek öğrenme süresini kısaltılması’ bu öneride kalkmış oluyor, yani bir kayıp. 'Karşılıklı etkilenerek öğrenme'den kastedilen, dersin soru cevap biçimimde (interactive)işlenerek yapılmasıdır. Öğrenci anlamadığı şeyi, sorduğu soruya konuyu iyi bilen öğretim üyesinden aldığı cevapla anında anlamış oluyor. Aynı işi kendi başına yapabilmesi doğal olarak daha fazla zaman harcamasını gerektirecektir. Bu nitelik yani ‘karşılıklı etkilenerek öğrenme süresini kısaltılması’, üniversitelerin varlık nedeni olarak da değerlendirilebilir. Sonuç olarak; 'öğrenci/öğretim elemanının karşılıklı etkileşiminin sağlanamadığı dersler' kaybedilmiş zaman ve maliyet olmaktadır. Biraz daha konuyu açarsak öğretim üyeleri bilgisini tahtaya yazarak ve monoton bir anlayışla dersini anlatır, öğrencide yazılanları defterine geçirip iş olsun diye dersi dinlerse karşılıklı etkileşim olmayacaktır. Bir başka deyişle taraflar (öğretim elemanı/öğrenci) karşılıklı olarak “öğretmiş/öğrenmiş gibi’ yaparlarsa(4), üniversiteleri yukarıda açıklanan varlık nedenlerine uygun olarak kullanmamış olurlar.

Başa dönersek, yüksek öğretimin ağırlıklı olarak üniversiteler aracılığıyla yapılması, temelde öğrenme süresini kısaltmış oluyor. Öğrenme süresini kısaltmak çok mu gerekli?, zorlama bir iş mi? doğal haline bırakılması daha insancıl değil mi? sorularına verilecek yanıt insan ömrünün sınırlı olamasıdır. İnsan sınırlı olan ömründe kısa sürede öğrenip, uzun sürede öğrendiğini uygulayabilmeli ki toplum yüksek öğrenim maliyetini karşılamayı göze alabilsin. Aksi taktirde yukarıda açıklandığı gibi daha düşük maliyetli çözümler tercih edilmesi kaçınılmaz olur. O nedenle öğretim üyeleri ve öğrencilerin, üniversitelerin açıklanan varlık nedenini sorgulayarak kendilerini sürekli yenilemeleri önce kendi yararlarına, sonra da kurumlar ve insanlık yararınadır.

(1) http://ocw.mit.edu/OcwWeb/web/home/home/index.htm
(2) http://academicearth.org/
(3) http://ocw.universia.net/
(4) Doğan Cüceloğlu, "‘Mış gibi' Yaşamlar" , Remzi kitabevi

6 yorum:

  1. Yazının ilk paragrafında "Laboratuvar çalışmalarının merkezi bir biçimde ve/veya sanal ortamlarda yapılabileceği" ifadesi belki şu şekilde olsa daha iyi olur. "Mühendislik gibi disiplinlerde Laboratuvar çalışmaları önce öğrencinin kendisi tarafından sanal ortamlarda, daha sonra merkezi laboratuvarlarda ve mutlaka gerçek ortamda yapılmalı"

    YanıtlaSil
  2. Yine de interaktif ders işlenmesi bence bu denli kalabalık sınıflarda çok anlamlı değil. Üç-dört kişinin anlamaması, 60-80 kişinin 5 dakikasına mal olmamalı.

    YanıtlaSil
  3. Adının açıklanmasını istenmeyen arkadaşa cevap:
    Buda hocanın becerisi, aldığı soruya göre cevabı sınıfta vererek diğer anlamayanların anında anlamalarına yardımcı olur veya o öğrenciye teneffüste veya sınıf dışında cevap verebilir.

    YanıtlaSil
  4. Sayın Hocam,
    Benim bir yorumum değil ama size bır sorum var.
    Uzaktan öğrenmelerde üniversitelere nazaran, karşılıklı etkileşimin de azlığını göz önünde bulundurarak , yanlış öğrenme olasılığı daha yüksek degilmidir?

    Saygılarımla..
    Can Eriş

    YanıtlaSil
  5. Can Eriş'e cevap
    Ben aslında uzaktan öğrenimi önermiyorum. Yukarıda açıklanan biçimde yapılmayan yüksek öğretimde, üniversitenin varlık nedeni kayboluyor. Yani bu durumda olay uzaktan öğretime dönüşmüş oluyor.
    Gelelim sorunun cevabına: Bir konunun öğrenilip/öğrenilmediği, konuya ilişkin problem çözme başarısıyla test edilebilir. Zaten sınavlarda da bu yapılmıyor mu? Uzaktan öğrenimi tercih edenler konuya ilişkin problemleri çözmeye çalışacaklar, doğru çözümü bulabiliyorlarsa öğrendiler demek. İnternet ortamında da kitaplardaki soruların cevaplarına (Instructor manuel) ulaşılabiliyor.
    Açıklanan nitelikte üniversite öğrenimi öğrenmek için harcanan süreyi kısaltıyor, uzaktan öğretimde ise bu sürenin uzayacağını bekleyebiliriz.
    Ertuğrul Eriş

    YanıtlaSil
  6. Bir çok kulvarda olduğu gibi toplumumuzun muasır medeniyetler düzeyinde olmayışının nedeni kanaatimce kopyala/yapıştır olayını çok fazla benimsememizdir.

    Üniversitelerin ortaya çıkış nedeni öğrenme/öğretme iken, günümüzde öğrenme haricinden bir çok farklı varlık nedenleri oluşmuştur. Kopyala/yapıştır yine devreye girmiş ( binanın alınıp içini doldurmamamız ) ve aslında bilime bir adım aracı olan üniversitelerin yönleri çok farklı yerlere kaymış durumda.İnsanlar üniversiteye öğrenmeye gitmiyor. Üniversiteler olmuş ticarethane. Varoluş nedenleri değişmiş durumda.

    Sözü edilen uzaktan eğitim kendisini geliştirmek isteyen insanlar için büyük hediye. Aksine bence günümüzde kaynakların fazlalığından ve ulaşılabilirliğinden dolayı kısa sürede büyük yol alınabilir.

    Her ne olursa olsun üniversitelere bakış açımız değişmediği sürece çağa ayak uyduramayız. Üretemeyiz, tüketiriz.

    Bunu nasıl değiştireceğiz? Bence bizim yenilikten çok değişime ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil